10 Mart 2010 Çarşamba

Kimi Dosta Gider Siz Nereye :-)




Hikâyesi…

Şair Ahmed’in Denizli’de dostları vardır ve bu dostlarından bir tanesi şairin elinde olmadan şaire küser. Şaire acıklı bir mektup yazar. Mektubu alan şair, derhal Denizli’ye varır. Ama dostu, dost olmaktan uzak kalır. Der ki: Sen köprü olsan seni o kadar çok severim ki üzerine basıp geçemem ama dostluğumuz bu kadar. Ne yapsın şair, eli böğründe geri döner. Ders alınacak ve bu sözler zuhura gelecektir ya önce söz vardır diyenlerin tersine önce olay gerçekleşir. Sonra olayın sözü gelecektir. Çünkü insan gördüğünü anlamaya meyillidir ve somut olanı sever. Uzun zaman geçmiştir. Şair, Mahmutpaşa’daki kravatçı dükkanı ile Fatih-Kıztaşı arasında gider gelir… Bu gidip gelmelerin birinde Denizli’de bıraktığı dostu ile Beyazıt Camisinin önünde denk gelir.

Gelir gelmesine ama dostu sevdiği şaire yüz çevirir. Şairi görür görmez yüzünü döner. Ne yapsın şair? Bir umutla dosta kavuşma beklemesi hüsran bağrına uğrar. Eve gelir ve bu sözler dökülür kalemine.

Kimi dosta varır dosta bendolur

Kimi nefse uyar kahrolur gider

Kimi gülistanda goncagül olur

Kimi goncagüle hâr olur gider.


Kimi tevbe eder esfiya olur

Kimi inat eder eşkiya gider

Kimi Ahmed seni uzaktan tanır

Kimi yaklaşır da kör olur gider.

Gönül yaralıdır. Bu hikâyeyi dinlediğimde acının ilk günkü gibi taze olduğumu anladım. Acı bitmez denen şey böyle olsa gerek. Küllenir küllenir ama kül bir kez yeniden yakılmaya görsün ateş senelerin, ayların birikimiyle daha fazla yakar.
Bu hikâyeyi dinleyen bizler kendimize döndük.

Hem ne demiş Nesimi:

Ben melâmet hırkasını kendim giydim eynime

Ar u namus şişesini taşa çaldım kime ne

Gâh çıkarım gökyüzüne seyrederim âlemi

Gâh inerim yeryüzüne seyreder âlem beni

Sofular haram demişler bu aşkın badesine

Ben doldurur ben içerim günah benim kime ne

Nesimi'ye sormuşlar yarin ilen hoş musun

Hoş oluyum olmuyayım o yar benim kime ne

Sevgiyle aşkla kalın

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...